Bu sebeple çürükler tespit edildiği en kısa sürede tedavi edilmelidir. Ancak diş hekimi korkusu olan çocukların diş tedavilerini diş koltuğunda yapmak bazen çok güç olmaktadır. Ayrıca küçük çocukların ani hareketler yapması sebebiyle yaralanma riski de bulunmaktadır. Diş tedavilerinin koltukta yapılması güç olan durumlarda genel anestezi altında yapılan tedaviler daha kolay gerçekleştirilmektedir. Genel anestezi ile yapılan tedaviler hem çocuklar hem aileler açısından daha kolay olmaktadır.
Tedavinin genel anestezi altında yapılmasına karar verildikten sonra çocuğun genel anestezi uzmanı tarafından muayene edilmesi gerekmektedir. Eğer genel anestezi ile tedaviye engel olan bir durumu yoksa çocuğun tedavisine hastanede başlanır. İşlemin ardından çocuklar 1-2 saat kadar dinlenme odasında bekletildikten sonra taburcu edilebilirler. Genel anestezi ile tedavi olan çocuk ertesi gün rahatlıkla okuluna gidebilir.
Günümüzde kullanılan genel anestezi teknikleri oldukça gelişmiş ve güvenilir hale gelmiştir. Eğer tedaviyi alanında uzman ve deneyimli bir hekim gerçekleştiriyorsa ebeveynlerin endişeleneceği bir durum bulunmamaktadır.
Çocuklarda ilk dişlerin çıktığı 1 yaştan itibaren genel anestezi altında diş tedavileri gerçekleştirilebilmektedir. Tedavi süresi ise yapılacak olan işlemin sayısına ve ne olduğuna göre değişebilmektedir.
Genel anesteziden önce ebeveynlerin çocuklarının dişlerini düzenli olarak ve doğru bir şekilde fırçalamaya başlamaları gerekmektedir. Diş etlerinin sağlıklı olup olmaması genel anestezi altında diş tedavilerini yaparken süreyi doğrudan etkileyen faktörlerdendir.
Tedavinin ardından dişlerin düzenli olarak ve doğru bir şekilde fırçalanmasına dikkat edilmelidir. Çocuklarda doğru fırçalama alışkanlığı oluşana kadar ebeveynlerin çocuklarının diş fırçalamasını düzenli olarak takip etmeleri gerekmektedir.
Travma (Düşme-Yaralanma)
Diş travmaları diş çürüklerinden sonra çocuklarda görülen en önemli sorunlardan biridir. Her ne kadar kazalar daha çok yeni yürümeye başlayan çocukların başına gelse de 7 yaş üstü okul çağındaki çocukların diş travmalarıyla karşılaşma olasılığı yüksektir.
Travmanın ardından eğer denge kaybı, bağ ağrısı, kanama, bilinç kaybı gibi genel sağlık durumunda bir problem yoksa diş travmalarının olası zararlarından korunmak için en kısa sürede bir çocuk diş hekimine başvurulmalıdır.
Özellikle diş kırığı ve dişin yerinden çıkması ile sonuçlanan diş travmalarının neden olduğu zarardan korunmada 2 önemli nokta vardır. Birincisi travma meydana geldikten sonra diş doktoruna hızlı bir şekilde başvurulmalıdır. İkincisi ise dişin ya da kırık parçasının getirilme şeklidir. Ayrıca travmanın meydana geliş hikayesini diş hekimine doğru bir şekilde anlatmak gerekmektedir.
Diş travmalarının sonuçları ve travma sonrası müdahale çocukların gelişim dönemlerine göre değişkenlik göstermektedir.
Süt Dişlenme Dönemi:
Travma sonrasında sadece ağızda bulunan süt dişleri değil çene kemiğinde gelişen sürekli diş germleri de zarar görebilmektedir. Sürekli diş germinde meydana gelen travmanın etkileri de yıllar sonra dişler sürdüğünde ancak ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple süt dişlenme döneminde yaşanan diş travmalarının ardından gereken ilk müdahale hızlıca yapılmalıdır. Ardından çocuk diş hekiminiz belirttiği süreye uyarak hem klinik hem de diş röntgeniyle kontrolleri devam etmelidir.
Yürümeyi yeni öğrenen kas kontrolü yetisi henüz tamamlanmamış 1-3 yaş arası çocuklarda travma riski daha yüksektir. Bu yaş grubunda çene kemikleri gevşek olduğundan diş kırıklarına daha az rastlanır. Daha çok dişlerin tamamen yerinden çıkması ya da dişlerin çene kemiği içerisine gömülmesi şeklinde olmaktadır. Travma nedeniyle yerinden çıkan süt dişleri tekrar yerine yerleştirilemez. Dişin kaybedilmesi sonucu meydana gelen boşluk dişli bir apareyin hazırlanmasıyla kapatılabilir. Çok küçük çocukların bu apareyi kullanması zordur ancak 4 yaşından itibaren çocuklar bu dişli apareyin kullanımına uyum sağlayabilmektedir.
Travma nedeniyle süt dişlerinde kırık meydana gelen çocuklarda öncelikle diş röntgeni çekilmelidir. Çünkü kırık, dişin kökünde de meydana gelmiş olabilir.
Eğer dişin kökü kırık değilse dişte meydana gelen kırığın boyutuna göre farklı tedaviler uygulanmaktadır. Çok küçük çocuklarda dişin sinirinin açılmadığı küçük kırıklarda kırığın sebep olduğu sivri kenarlar düzleştirilir. Bu sayede dil ve dudakların yaralanması önlenmeye çalışılır.
Daha komplike kırıklarda eğer 1-2 saat içerisinde başvurulduysa sinir dokusunda enfeksiyon gelişmediği düşünülerek basit uygulamalarla dişin canlılığı korunabilir. Ancak dişeti seviyesine çok yakın büyük kırıklarda çocuğun yaşına bakılarak kanal tedavisi yapılabilir. Eğer çocuk çok küçükse kanal tedavisi yapılamayacağı için dişin çekim gerçekleştirilir.
Süt dişlerine gelen her türlü travma sonrasında çocuğun emzik emme, biberon kullanma ya da parmak emme gibi alışkanlıkları varsa bunların kesilmesi gerekmektedir. Çünkü bu alışkanlıkların da dişler üzerinde mikro-travma etkisi bulunmaktadır.
Okul Çağı Dönemi:
Okul çağı döneminde gerçekleşen travmalarda tedavinin başarısını etkileyen birincil etken travma ile diş hekimine başvuru arasında geçen süredir. Eğer diş kırıldıysa ve kırık parça bulunduysa kırık parça sütün içerisine konularak 1 saat içerisinde diş hekimine başvurulmalıdır. Dişin sinir dokusu açılmadıysa kırık parça hemen yapıştırılarak veya kırık parça bulunmadıysa dolgu materyalleri kullanılarak dişin restorasyonu yapılır. Eğer dişin sinir dokusu açığa çıktıysa öncelikle kırık kısmın tedavisinin yapılması gerekmektedir. Travmadan sonra kısa sürede başvurulduysa sinir dokusunun enfekte olmadığı düşünülerek kanal tedavisi uygulamaya gerek kalmadan dolgu materyalleriyle dişin restorasyonu tamamlanabilir.
Travma sonucu diş kökünde kırık meydana geldiyse kırığın bulunduğu yere göre tedavi planı yapılır. Bazı durumlarda hemen kanal tedavisi uygulamak gerekirken bazı durumlarda ise beklenerek diş radyografik ve klinik olarak takip etmek yeterli olacaktır.
Karşılaşılan diğer bir durum da dişin tamamen yerinden çıkmasıdır. Böyle bir durumda eğer 1 saat içerisinde diş hekimine başvurulduysa diş tekrar yerine yerleştirilerek dişin sağlıklı ve başarılı bir şekilde ağızda kalabilmesi sağlanabilir. Yere düşen dişin kök kısmına dokunulmadan kuron kısmından tutularak akan su altında yıkanması ve sütün içerisine konulması gerekmektedi